11/27/2009

FARKLI TOPRAKLARDA Kİ BENZERLİKLER...



Yüksek tondaki sesler, yemeğe olan düşkünlük, Akdeniz insanındaki sıcakkanlılık, yanık tenler, asabiyet, geleneklere olan bağlılık… Evet, bizimle bu gibi değerlerde büyük ölçüde çok benzerlik gösteren bir başka Akdeniz halkı olan İtalyanlardan bahsediyorum. Çok büyük tarihi olan iki medeniyetin geçmişte birbirlerine benzerlikleri ne ölçüdeydi pek bilmiyorum ama bugün İtalyanlar ve Türkler bana göre birbirlerine oldukça benzeyen iki halk. Oldukça benzeyen diyorum çünkü aramızda hem kültürel, hem dinsel açıdan çok büyük farklılıklar mevcut. 
Öncelikle dış görünüşü ele alalım. İki ülkenin erkekleri birbiriyle çoğu konuda benzerlik gösteriyor. Mesela iki tarafta da bıyıklı, bağırarak konuşan, gömleğinin yakası açık, saçları taranmış olmasına rağmen yinede yanında tarak taşıyan, maço ve asabi erkekler görmek pek tabii. İstanbul da, Ankara da, İzmir de olduğu gibi kunduranın topuğuna basmış, gömlek düğmelerinin yarısı açık, altın bileklik ve kolyesi olan, yengeç yürüyüşü yapan abileri Roma’da Napoli’de Milan’da görmek düşüncesi sizi pek şaşırtmasın. Avrupa da gördüğüm diğer yerlerde pek de sık rastlamadığım, bazı zamanlar ülkemdeki hallerine hasret kaldığım durumları İtalya’da tekrar gördüm. Mesela bunların en can alıcısı “Göz Teması”. Evet, göz teması nasıl ülkemizde anlamının biraz daha dışında kullanılıp tepeden tırnağa süzmek anlamına geliyorsa, İtalyanlarda da bu aynı anlamda kullanılıyor. Gördüğü yanık tenli, siyah saçlı, ela gözlü hatundan hoşlanan İtalyan erkeği, diğer Avrupalı erkeklere nazaran hissiyatını direk o hatunu gözleriyle keserek belli ediyor, adeta Akdeniz’in yakıcı sıcağıyla beraber onu bakışlarıyla eritiyor. Hiç yabancı ve komik gelmesin size, aksine bir aşinalık olmalı çünkü bizdeki çoğu Türk erkeğinin alışkanlığıdır bu tavır. Bu bakışların birde destekçisi olmalıdır ki bu laf atmaktır. Aynen bizim gibi kavgacı, gür ve yüksek sesli, işine gelmedi mi hemen bağıran çağıran tipler çoğu. Trafik desen al birini vur ötekine. Bizden hiç farkları yok, üstelik anakentleri karşılaştırdığımızda bizimkilerden daha kötü yerleri de var. Araçlara kırmızı ışık yanarken, avlanmaktan kaçan ceylan gibi sağa sola bakarak, karşıya geçmek için asfalta atlamak yetmiyor üstüne karşı kaldırıma geçene kadar hayati tehlike de sürüyor. Yemek içme kültürüne gelince çok benziyor demek pek doğru olmaz ama hem biz hem de onlar hamur işine, et bazlı yemeklere, sucuk, salama pek meraklıyız. Nasıl bizde pidenin envai çeşidi varsa onlarda da pizza aynı şekilde. Hamur işi yiyecekler pek çeşitli yani. Ancak dediğim gibi farklılıklarda çok. Bir kere makarna onlarda öğrenci yemeği değil tam aksine bir ana yemek olarak tüketiliyor. Öyle spagetti üstüne sarımsaklı yoğurt gezdirmekte yok, bunun yerine alternatif olarak bir sürü sosları var. Ricotta, mozzarella, parmesan, mascarpone en çok kullandıkları ve dünyaca meşhur peynirleri. Hoş bizim ülkemizde de birçok lezzetli peynir çeşidi var ama ne yazık ki biz İtalyanlar gibi yüksek ego sahibi bir ülke değiliz ve her nedense(!) ürünlerimiz bir türlü dünya da markalaşamamış. Bizim halis muhlis beyaz peynirimizin adı feta olmuş. Keşke bizlerde sadece İtalyanlar gibi değil de diğer Avrupa ülkeleri gibi sosyal ve kültürel değerlerimize sahip çıksak, şekillerini değiştirtip diğer ülkelere kaptırtmasak. Velhasıl benzerlikler pek çok, anlatmakla bitmez herhalde. Avrupa da balkonlara çamaşır asan ender ülkelerden biri İtalya. Turist gördüklerinde kazıklamaya çalışan, her durumdan vazife çıkaran, kabaca olmuyorsa güzellikle hallederiz anlayışı benimsenmiş bir ülke. Tabi ki bütün nüfus aynı değil nasıl ülkemizde kültür bakımından, insanlık bakımından nasibini almış kıymetli vatandaşlarımız varsa onlarda da aynı şekilde. Bir elin beş parmağı aynı değildir derler ya aynen öyle işte. Sonuç olarak ne kadar benzerliğimiz olsa da çoğu konuda aydınlanmayı bizden çok seneler önce yakalamış olan bir ülke İtalya. Tarihi eserlerine sahip çıkan, Dünya pazarında kendisini her konuda var eden, kültürel değerlerini görsel ve yazılı sanatlarla, sporla, politikayla her gün yineleyen, ülkesinde ki çalkantılara, bozuk düzene rağmen dünyaya ders veren(!), dünyanın önde gelen ülkelerinden kabul edilmekte İtalya. Ben bir sosyolog değilim bu arada sadece gördüklerimi duyduklarımı ve düşündüklerimi yazıyorum. Umarım tarihiyle, medeniyetiyle, her türlü zenginliğiyle ve en önemlisi geleceğiyle güzel ülkemde her şeye rağmen ilerde hak ettiği yere gelir…

Serdar ÖZNEL

Hiç yorum yok: