11/25/2009

KÜLTÜR AÇILIMI





                      Prof. Dr. İlber Ortaylı ‘Avrupa ve Biz’ kitabında ‘… Bugün, Avrupa Birliği denen iktisadi ve siyasi oluşumun kültürel boyutu çok az tartışılmaktadır…’ Bence İlber hoca çok doğru yazmış. Avrupa birliğine gireceğiz ama  kimse kültürel boyutunu konuşmuyor bu işin, hiç kimse bunun ne gibi bir kültür birikimi sağlayacağını, insanlara ne gibi faydalar getireceğinden bahsetmiyor. Bütün herkes siyasi, politik bir dalganın içinde çırpınıp duruyor. Devletimiz kültürel, eğitsel etkinliklerden tamamen uzak zaten, ne bir tiyatroya destek, ne bir operaya destek, filmlere kültür bakanlığı tarafından verilen destekler sınırlı, o desteği de istediklerine veriyorlar. İddia ediyorum eğer sinemaya devlet yeterince desteği verirse çok başarılı filmler ortaya çıkabilir… Ne yazık ki çok küçük bütçeli filmler yapıldığından fevkalade senaryolar heba olup gidiyor. Operaya destek verilmiyor dedim, daha doğru düzgün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak opera binamız yok. Beğenmediğimiz Mısırın dahi o kadar ihtişamlı bir opera binası var ki anlatmayla olmaz görmeniz gerek. Zaten Avrupa ülkelerininkilerden bahsetmek bile istemiyorum moralim bozuluyor.
                       2010 kültür başkenti olacak İstanbul ama doğru düzgün gösterilere daha ev sahibi olamadık, neden… Çünkü devlet ilgilenmiyor. Olan konserler zaten zorla organize ediliyor, özel şirketlerin desteğiyle, reklamı yapılmıyor, geldiklerini gittikten sonra öğreniyoruz. Basının bahsettiği yok zaten, onlar magazine boğulmuş durumdalar, çok mühim ya bilmem kimin doğan çocuğunu görmek veya bilmem kimin kaçıncı sevgilisi olduğunu hesaplamak…
                      Gençlerin, genç sevgililerin özellikle en çok gittiği kültürel etkinlik sinemadır sanırım. Ama neredeyse bütün sinemalara özel şirketler sahip, madem RÜTÜK diyorsun o kadar karışıyorsun, kendin aç sinemayı, kontrol et, kendi döner sermayeni oluştur ama devlet ne yapıyor kolaya kaçıyor, bir sürü özel sinema mantar gibi türüyor, sonra ne oluyor, bilet fiyatları tavan yapıyor, o zaman tabi izlenmez filmler, tabi seyircisi az olur filmlerin. Öğrenci adam nasıl versin o kadar para, hele kız arkadaşıyla gidiyorsa yandı zaten… Biz boşuna mı vergi veriyoruz arkadaş, bana sadece elektrik, yol, su sağla diye vermiyoruz. Düzgün bir eğitim ortamı, düzgün bir kültür ortamı oluşturman için de o vergileri veriyoruz…
                      Geçen gün Hıncal Uluç üstadımız bahsetti, sunduğu bir TV programında… Bir tiyatro oyunu, çok ünlü bir oyuncunun oyunu kapalı gişe oynuyor ama bütün sezon. Hıncal Bey bunun imkânsız olduğunu söyledi, gerçektende öyle çünkü bunu kendiside belirtti mademki kapalı gişe oynuyor bütün sezon neden kimsenin haberi yok, neden kimse bilmiyor öyle bir oyunu. Çünkü  denetimsizlik… Bir özel şirket kapatıyor sezonu, keyfine göre dağıtıyor biletleri, bu yanlış… Devlet bunları kontrol etmeli biletlerin üzerinde isimler yazmalı, tekelleştirilmemeli, bence bu şekilde kimsenin hakkı yenmemiş olunur.
                       Madem bu kadar bahsettim, bir kültür katliamından da bahsetmek isterim. Yer Topkapı Sarayının Aya Sofya’ya çıkan kapısı önündeki 3. Ahmet çeşmesi… Son yıllarda ne zaman gitsem içim hep cız eder, o güzelim işlemeli, desenli, fevkalade çeşmenin önü otopark, hem de devletin otoparkı… Arkadaş başka yer mi kalmadı para kazanacak, bari tarihi eserleri rahat bırakın… Ben hayatım boyunca hiç politikayla, siyasetle ilgilenmedim, bundan sonrada ilgilenmem çünkü ilgimi çekmez ama tabi ki gündemi takip ederim. Bir açılım furyasıdır gidiyor. Bizde kültür açılımı istiyoruz arkadaş, oturulsun, konuşulsun, tartışılsın… Çünkü kültür olmayan yerde verimlilik olmaz, kimse demesin ki gereksiz konular bunlar… Çok gerekli... Bir sergiyi gezmek, bir filme gitmek, bir orkestrayı dinlemek insanın hayata bakışı için çok önemli…
                                                                                                                                 GÜNEŞ ÖNER


Hiç yorum yok: