1/23/2010

whoo ahhhhh


Gözleri ne kadar istese de görmeyen, bunun için büyük bir karamsarlığa kapılacağına her zaman hayatla bir savaş içinde olan emekli albay, şerefli bir asker… Bir gün gelir ve her şeyin ne kadar karanlık olduğunu görür ama aslında hissettiği karanlık onun görememesinden kaynaklanan karanlık değil hayatın artık ne kadar anlamsız olduğudur. Tanıdığı tanımadığı herkese kötü davranır artık onları yanında istemez ta ki yanına onun bakıcığını yapması için genç bir adam gelene kadar… Bu genç adam onu hayata bağlamaya çalışsa da bunu ilk başlarda başaramaz ama daha sonra bunu büyük bir zaferle sonuçlandırır. Yaşlı ama karizmatik asker sonunda hayatı yaşamaya karar verir… Genç adamın büyük ve cesur direnişiyle…
Bir filmden bahsediyorum ne kadar adını duyduğumda filmin, ilk sefer de telafuzunda zorlansam da çok beğendiğim oyunculuğuyla, yönetimiyle, kurgusuyla ve senaryosuyla bütünlük sağlayan ‘Scent of a Woman’ … Baş rolünde Al Pacino ve oyuncunun ilk sahnesinde onun görüntüsü değil de sesiyle karşılaşmanıza rağmen onun sesini duyduğunuzda ‘’ sesine kurban olayım ‘’ diyeceğinize eminim… Neyse ciddi olalım…Filmi gerçekten beğendim hem oynayan genç ve gelecek vaat eden oyuncular ki film 1992 de çekildiğinden şimdi bu oyuncuları bir çok filmde baş rol ya da yardımcı başrol olarak görebiliyoruz… Filmin sahnelerinde herhangi bir kopukluk yakalamak neredeyse imkansız… Dram olarak gerçekten başarılı yeni bir Carlito’s Way ( baş rolünde gene Al Pacino oynamıştır ) demiyorum fakat şimdiki berbat sinema ürünlerine bakarsak film fevkalade…
Filmi izlerken tavsiyem Al Pacino nun tango ( buradaki şarkı ; Carlos Garbel- Por una Cabeza) sahnesi ve Ferrari ye bindiği sahneyi gördüğünüzde gözünüzü ekrandan ayırmayın… Eğer zamanınızı bir film için ayıracaksanız bu film lütfen ‘ Scent of a Woman’ olsun… Saygılarımla…
                                GÜNEŞ ÖNER

Hiç yorum yok: