4/20/2010

Titanların Savaşı

Sonunda okulda gördüğümüz mitoloji dersleri bir işe yaradı diye çok mutluyum aslında ama şunu söylemem gerekir ki Clash of the Titans ( Titanların Savaşı) ‘ın konusu; karakterleri ismleri ve bu karakterlerin özellikleri dışında asırlardır yazılan, bilinen mitolojiyle pek de uyuşmuyor. Filmdeki karakterlerin tüm mitlerini bir araya getirip bir kolaj oluşturmuşlar desem daha doğru ama tabi ki belli bir zemin üzerine oturtulmuş bu kolaj… İnsanların tanrılara karşı çıkması, Zeusun insanlara kızıp onlara savaş ilan etmesi ve Hadesin, Zeusun yerine geçmek için kötü planlar yapması ve insanları kurtarmak için Zeusun oğlu Perseusun normal bir balıkçıyken insanlara yardım için ortaya çıkması genel bilinen bir konu fakat dediğim gibi yan karakterler, diyaloglar, başka yunan mitleriyle birleştirilerek sunulmuş karşımıza.. Aslında bakarsanız, filmde, ilgimi çeken mitolojik kahramanlar olmasa o kadar da ahım şahım bir film değil açıkçası… Ama izlenile bilinir bir film ve daha da önemlisi eğlenceli bir film… Şunu söyleyebilirim ki yapılan ikinci ‘Titanlar Savaşı’ ve ilkinden daha iyi olmuş çünkü efektlerle, karakterlerle ve oyuncularla daha güzel süslenmiş…



Biraz filmin konusundan bahsetmek gerekirse… Artık insanlar Tanrılara hürmet etmemektedir ve tanrıların daha güçlü olması için insanların onlara tapınmaları gerekir… Bunu daha önceden fark eden Hades, kardeşi Zeusun yanına gelir ve bunun artık böyle devam edemeyeceğini ve insanlara zulüm için kendisine izin vermesi gerektiğini yoksa güçlü olamayacaklarını söyler… Zeus da gaza gelir ve Hades e yetkiyi verir… Tabi Hadesin arkasından kuyusunu kazdığının farkında olmadan…


Hadesin düşüncesi ise insanlara zulüm ederse eğer insanlar korkularını açığa vuracak ve Hades de kardeşi Zeusun tersine korkuyla ve ölümle güçlendiği için daha güçlenerek Zeusu tahttan düşürecek…


Ama tabi bir kahraman olmadan film olmaz… Hades, Argos’a saldırdığında orada tesadüfen bulunan Perseus un babası, annesi ve kardeşi de Hades in gazabına uğrar ve yaşamlarını yitirirler. Tabi Perseus intikam yemini eder ve Hades in ölmesini ister ama Argos halkına yardım etmeyi ve Hades in tanrılar için kurban edilmesini istediği Argos kralının kızı Andromeda yı kurtarmayı reddetse de ki eğer kurban edilmezde Hades in Kraken i serbest bırakacağını ( Kraken aslında bir yunan mitolojisi yaratığı değil, İskandinav mitolojisinde bulunan bir yaratıktır. Mitolojiye göre devasa bir ahtapot olan Kraken kimseden korkmaz ve kolay kolay kimse tarafından öldürülemez), kendisinin yarı tanrı ve Zeusun oğlu olduğunu öğrenir ve kurtuluşun kendinde olduğunun farkına vararak insanlara yardım etmek için yola koyulur… Yolda babalık iç güdüsüyle Zeus, Perseusa yardım eli uzatır ama Perseus bunu kabul etmez ama sonraları savaştığı yaratıklar dünyada pek rastlanan yaratıklar olmadığından bu yardımları kabul eder… Zeus un, io nun, Draco nun, Şeyh Süleymanın, Solon ve Eusebios un yardımıyla Krakeni öldürmenin tek çaresi olan Medusanın başını almak için yola koyulurla ve hikaye tabi ki Krakeni öldürmeye kadar gider… Tahmin edilebilir, sıradan, cesaretlendirici, arada gaz veren bir film….


Filmde o kadar deniz olduğu halde en sevdiğim mitolojik tanrı olan Posedion un sahnesinin olmaması beni üzdü… Styx nehrindeki kayıkçı, tanrıların yaşadığı yer Olympos dağı, medusa, özellikle Kraken gerçekten çok güzel canlandırılmış, tabi tanrıların kıyafetleri, karizmaları da cabası…


Bu aralar sinema sektörü yunan mitolojisine kafayı takmış durumda, azımsanamayacak sayıda filmler yapıldı aldığım haberlere göre daha da gelecekmiş… Tabi senaryo sıkıntısı var, yaratıcılık bitti artık tarih öncesinin kaynaklarına saldırıyorlar… Her zaman derim bizim devrimiz hiçbir şey üretmiyor sadece eskiden üretilenleri yorumluyor… Kısır çağındayız, ne kadar teknoloji çağı deseler de aldanmayın… Var mı yeni Sokratesler, Euripidesler, Einstainler, yeni Shakespeareler, yeni Hitchcocklar… Yok, umarım kısa zamanda yeni dahi bilim adamları, dahi sanatçılar, dahi yazarlar ortaya çıkar yoksa sonumuz uyarlama filmlere, yazılara, eserlere kalacak…
                              Saygılarımla
                              Güneş ÖNER


Hiç yorum yok: