5/16/2010

HAYATA ÇALIM AT


Bilenler bilir Eric Cantona futbol oynadığı dönemin en iyi oyuncusuydu. Evet ben yaşım itibariyle hatırlamam ama onun efsanesinin hala devam etmesi bunun doğrultusunda benim kuşağıma kadar gelmesi onun ne kadar iyi olduğunun bir kanıtıdır. Eğer futbol bir monarşi olsaydı Cantona, bu monarşinin kralı olurdu… O kadar iyi yani, dikkatinizi çekerim… Tamam biraz fazla kendini beğenmişti ama o attığı goller, o verdiği paslar inanılmazdı… Hepsini video arşivlerinden bulup, tekrar tekrar izlerim…



Looking for Eric (Hayata Çalım At), aslında Cantona nın hayatını anlatmıyor, o kadar basit bir film beklerdin aslında, sadece futbol üzerinde duran, sadece Cantona nın golleri üzerinde yoğunlaşan bir film bekliyordum ama değil… Bir erkek filmi gibi görünüyor, sadece erkeklerin izleyebileceği bir film gibi ama değil, gayet tabi kadınlar da izleyebilir ve izlerken bazı sahnelerde göz yaşlarına hakim olamayacaklarına eminim… Bu filmde Cantona hayranı hayatı boyunca kaybeden, her şeyi kötü giden, ilişkileri, işi, kariyeri rezil durumda bir adamı izliyoruz. Bu adam Cantona ya o kadar hayran ki bir gün onun hayalini karşısında görüyor ve onunla diyalog içine giriyor, o karşısındaymış gibi onunla konuşuyor, ona kızıyor, bağırıyor, hatta içtiği esrarı, yudumladığı içkiyi ona sunuyor… Aslında adam içindeki Cantona yla konuşuyor, o Cantona ona cesaret veriyor, hayat hakkında fikirler veriyor ama tabi Cantona kendisini oynuyor… Nasıl başarılı olduğunu ona anlatıyor , nasıl başarısız olduğunu, nasıl yendiğini, nasıl yenildiğini ama konu tabi ki Cantona değil, hayatı berbat olan Eric Bishop… Sevgilisini otuz yıl önce hiç neden yokken, sırf kendini kötü hissediyor diye terk etmiş, çocuğuyla yalnız bırakmış, dans kariyerini terk etmiş ve otuz yıldır dans etmeyen, sadece postacılık yapara iki üvey oğluyla geçinmeye çalışan bir adam Eric Bishop… Her şey demin dediğim gibi Cantona yı hallerinde de olsa karşısında görerek başlar. Cantona onu yüreklendirir… Çocuğunun annesiyle konuşması için, üvey çocuklarıyla diyaloğunu daha da samimileştirmesi için, onlara hayatlarında yardım etmesi için yüreklendirir Eric’i… Yokdan var eder ama ilginç yanı aslında Cantona yoktur o onun hayalidir ve o kendi kendini yüreklendirir… Aynı epistemoloji, bilgi felsefesinde olduğu gibi yani, adama kimse bir şey söylemez, öğretmez o kafasının içindeki olanlarla hayatına şekil verir, kafasının içindeki bilgilerle hayatına yön verir, her şey ordadır, sonradan kazanılmaz gibi bir durum var… Neyse uzatmayayım… Adam çabalar, savaşır eski itibarı için bütün yoları dener ve sonunda başarılı olur… Hayata geri döner ve her şey düzeldiğinde Cantona ya gerek kalmaz Cantona elini sallayarak onun yanından çeker gider. Artık hayat Eric e kalmıştır, mutlu, huzurlu odasındaki Cantona posterine bakarak… Filmin bir biyografi, dram, komedi, ve birazda aksiyon türünde olduğunu söyleyebilirim… Film izlenebilinir ama çok da kaliteli bir yapım veya literatürlere, en iyiler listesine girecek bir yapım değil… Zamanınız varsa tavsiye ederim…


                                                  Saygılarımla


                                                  Güneş ÖNER


Hiç yorum yok: